>10 gunluk harika bir tatilden geldim ve isler boyumu gecmis durumda. Ama ben blog’umu ozlemisim, yazmak istiyorum. Yazmak ikinci zihnimi susturmanin en etkili yolu oldu benim icin. Gerci ben susturdukca, o daha gevezelesiyor sanki ama yine de bagimlilik yapti buraya yazmak. Ikinci zihin kavramini da tatilde okudugum kitaptan yeni ogrendim, cok hosuma gitti. Hani birsey dusunurken, birsey yaparken, arka planda aklimizdan surekli biseyler gecer. Aksam ne pisirsem, Lara’nin bu hafta playdate’i hangi gundu, alisveris listesine kabak yazdim mi, falan, vidi vidi yer bizi. Dikkatimizi vermedigimiz icin de, konuyu bitirip atamaz, bizi bitirir onun yerine. Ne zaman bosluk olsa, su yuzune cikmaya calisir.
Bunun farkina yoga yapmaya basladiktan sonra, meditasyon kisminda varmistim. Zihnimi bosaltiyorum, birsey dusunmemek icin caba harciyorum ama arka fondan birileri habire konusuyor, „Bugun sacimi yikamazsam 10 dakika erken cikarim, Starbucks’tan bagel alabilirim kahvalti icin. Terligimin altina gecen hafta yapisan sac obegi hala orda midir acaba? En iyisi o terlikleri atayim ben artik..hafta sonu cocuklari nereye gotursem. Evde domates kalmis miydi?“ vidi vidi vidi. Sus yahu, sus da bir meditasyon yapalim. Cogu da soru cumlesi, cozum ariyor kendince beynimin kosesine takilmis sorunlarima.
Paulo Coelho, Valkyries adli kitabinda iste bundan bahsediyor. Buna “second mind” diyor, ben ikinci zihin diye cevirdim. Ikinci zihin rahat birakilip, icini bosaltmasina izin verilmezse, surekli asil zihne mudahele eder, net dusunmemizi, konsantre olmamizi engeller diyor. Ne kadar dogru. Ama benim ikinci zihnim kendisine dikkat verildikca simarip, daha cok konusuyor. Saygi gosterip, soylediklerini kaydettikce iyice havalara girdi. Bir gevezelik, bir bosbogazlik, aldi yurudu. Harika bir tatil gecirdim, yazacak cok sey var. Ama ben nereden baslayacagima karar verene kadar yine beni rahat birakmadi. “Blog’a birseyler yaz, arayi cok soguttun” deyip duruyor. Yaziyorum iste ve bir sure susmasini umuyorum.