>HongKong’a gidecegimizi ogrenince Lara’nin ilk tepkisi “biz de geliyor muyuz? Orada Mickey Mouse ve prensesler varmis!” oldu. Onlarin gelmeyecegini, anneyle babanin isi oldugunu, birazcik da gezeceklerini soyleyince hayal kirikligina ogradi ama cok da umursamadi. Ne de olsa son zamanlarda sosyal hayati cok yogun. Hemen hemen her hafta ya birilerinin playdate davetinde, yada dogum gunu partisinde.
Arda’nin icinden neler gecti bilmiyorum ama hic tepki vermedi. 15 Mayis’ta sabahin cok ama cok erken saatlerinde ciktik evden. Arda’ya uyku cok tatli geldi ama Lara cingozu uyanip bizi yolcu etti, bir de “sticker” siparis etti HongKong’dan. HongKong’u kimbilir nasil hayal ediyordu kafasinda. Kendi cocuklugum geldi aklima, ben de daglar kizi Heidi’ye hayrandim. Bir ilkokul arkadasim tatilde Isvicre’ye gittigini soylediginde neler canlanmisti kafamda. Cizgiromandan cikma yerleri, tavan arasindaki yumusacik saman yatagini, kocaman sevimli kopegini, sevimsiz sehir evlerini ve insanlarini, Bayan Rotenmeier’in Heide’den sakladigi beyaz ekmekleri, dedesinin ateste kizarttigi peynirleri hayal etmistim.
Lara’nin HongKong’u nasil acaba? Sokaklarda Mickey Mouse’larin ve prenseslerin dolastigi, minik perilerin havada ucustugu, heryerin lolipoplar ve pamuk sekerlerle kapli oldugu, koskocaman kaydiraklarin, salincaklarin, atlikarincalarin bulundugu, butun binalarin pembe, beyaz ve sari oldugu, agaclarinda mavi kuslarin yuvla yaptigi bir masal sehri mi canlandiriyor kafasinda acaba diye dusunmeden edemedim. Hem onu goturmedigim icin uzuldum, hem de hayallerini yikmadigim icin sevindim.
4,5 yasindaki bu bicirigin HongKong’da Disneyland oldugunu biliyor olmasi hem hosuma gitti, hem de beni sasirtti. Iyi ki gelmisiz buralara dedim icimden. Daha cok gezdirmeliyiz onlari diye dusundum, dunya haritasini ezbere bilsinler, her kulture esit mesafede olabilsinler diye gecti gonlumden. Buyuyunce unutmasinlar istedim bu yasadiklarini, bol bol fotograf ve video cekme karari aldim. Gerci bundan fazlasi nasil olur bilemiyorum ama..