>Cocuklar dogduktan sonra, hem onlarin minicik bedenlerine zarar vermemek, hem de buyuduklerinde saglikli yeme aliskanliklari edinmis olabilmeleri icin herseye dikkat eder olmustum. Benim arkamdan caylarina gizlice atilan sekerler, yemeklerine konan tuzlar, ellerine tutusturulan cips ve sekerler ise, ailerle en buyuk anlasmazlik konumuzdu her zaman. Onlar icin ne iyi, ne kotu, nelerden uzak durmak gerek diye okuyup arastirdikca, saglikli beslenme iyiden iyiye bende takinti haline gelmeye basladi. Sagligimiz ve yasam kalitemiz, uc faktore bagli; beslenme, egzersiz ve ruh hali. Ben buna inaniyorum fanatik bir sekilde artik. Bu yuzden yedigimiz herseye asiri dikkat eder oldum. Her bos vaktimde okudugum iki site var artik:
http://beslenmebulteni.com/bes/index.php
http://www.naturalnews.com/
Bunlarla tanismami sebebi de, sutle aramdaki nahos iliskidir. Sutu hic sevmem, ictigim zaman kendimi kotu hissederim. Her zaman sutun benim icin iyi olmadigina inanmisimdir yurekten. Prof. Dr. Ahmet Aydin’i iste bu sekilde kesfettim. Benim dusuncelerimi bilimsel bir sekilde dile dokuyor, ispatliyor, gayet mantikli bir sekilde acikliyor ve hatta pastorize sutun allerjik reaksiyonlari ve orta kulak enfeksiyonlari tetikledigini falan ileri suruyor. Lara cok sut icer, surekli allerji olup kasinir, ve zirt pirt ortakulak enfeksiyonu gecirir. Alarm zilleri hemen calmaya basladi tabii ki bizde.
Cig sut, Endonezya’da bizim icin bir opsiyon olamaz. Eminim bulurum ama bu kadar hastaligin oldugu bir yerde, guvenip iciremem cocuklara. Inek alip, on bahcede besleyesim var ama zor tabii. Ne yapiyorum, tabii ki Lara’nin sut icmesini engellemiyorum, ama zorla kefir icirip faydali bakterilerin yardimiyla bagsiklik sisteminin guclenmesine calisiyorum. Kalsiyum icin ise, butun salatalara, sebze corbalarina dereotu ve bol koyu yesil yaprakli sebze koymaya basladim. D vitamini icin, hergun mutlaka bahcede vakit gecirmelerini saglamaya calisiyorum. Atistirmalari icin evde mutlaka kabuklu kuruyemis bulunduruyorum. Yemeklere sanki biraz daha fazla salca koyuyorum. Eskiden cok umursamazdim ama simdi bardaklarindaki bitki caylarini bitirmeleri icin ugrasiyorum. Kek, biskuvi, dondurma, vs tarzi abur cuburlar mutlaka evde yapiliyor. Yogurdumuzu evde yapiyoruz. Ekmegi bile mumkun oldugunca evde yapmaya calisiyorum.
Henuz degistirmeyi basaramadigim sey beyaz un, beyaz pirinc ve beyaz undan yapilmis makarna kullanimi. Tam bugday unu henuz burada bulamadim, aramalarim suruyor. Gecen gun denemek icin kirmizi pirinc aldim, eger seversek, beyaz pirincin yerini tutacak daha dogal ve rafine olmayan bir cozum olabilir. Makarna konusunda sansim oldugunu sanmiyorum, o yuzden makarna makinasi aldim. Hic olmazsa yumurtali falan ev makarnasi yesinler diye. Ama henuz yapma firsatim olmadi, hafta sonu denemeyi dusunuyorum. Dedim ya, yedim kafayi bu saglikli beslenme isiyle diye…
>Yavrum benimm..Gazan mubarek olsun…Ve Allah kolaylık versin uğraşında!Bütün o saydığın kötü nesneleri evine sokmadığın gün seni alnından öpmek gerek!..O zamana kadar da arkana dikkat et ki tuzluk,şekerlik ve cips paketleri boşalmasın gizli aşikar.. öptüm seni ben..
>Beyaz pirinç yerine en azından çorbalara yulaf ezmesi koymayı denesene..Hem evdeki stokunu da eritmiş olursun bayatlatıp atmadan..
>iyi fikir. Granola ve kurabiye yapmayi dusunuyordum ama kalan olursa corbalara koymak iyi fikir cidden. Kefir de kendine geldi, cogalmaya basladi. iki kavanoza yetecek kadar oldu. Steve'e biraz vermeyi dusunuyorum biraz daha cogalirsa.
>Kefiri geniş yüzeyli bir cam kapta-yogurt mayaladığın kap olabilir- ancak kefir tanelerini örtecek kadar az sütle daha biraz fazla dışarda tutarak daha çabuk üretebilirsin.Herhalde süt miktarı az olunca daha çok salgı üretiyorlar sanki.Kimbilir belki de onların de hücrelerine işlemiş hayatta kalma,ve daha çok kıtlıkta daha fazla üreme dürtüsü vardır :)))Bu yolla bendekiler ticarete başlayacak kadar çoğaldı ama sevabına dağıtıyorum meraklılarına..