>HongKong’u bu sefer pek sevmedim. Sebebi de heryerdeki yapış yapış kalabalıktı. Okulların tatil olduğu döneme denk geldiği için, heryerde ama heryerde vıcık vıcık ve gürültülü bir insan kütlesinin arasına girmek zorunda kaldık. Hava da çok sıcak ve nemli geldi bize. Tunç ve ben çok yorulduk ama çocuklar için unutulmaz bir gezi oldu.
Benim eğitimim olan iki gün, Tunç ve çocuklar Ocean Park’a gittiler, teleferikle HongKong’u havadan seyrettiler.
Anne baba işkencesi, çocuk cenneti bir yer. Pek akıllıca tasarlandığını söyleyemeyeceğim. Sonuçta HongKong hem çok sıcak, hem soğuk, hem de çok yağmurlu olabilen bir iklime sahip. Böyle bir coğrafyada olunca yürüme mesafelerinin az, üstü kapalı alanların bol olduğu bir yer hayal etmiştim. Tamamen tersi, çok uzun yürüme mesafeleri var küçük çocuklar için, üstü kapalı gölge tek sığınaklar ise dükkanlardı. Neyse, biz hiç hoşlanmasak da çocuklar cidden çok eğlendiler.
Özellikle çizgi film karakterlerinin olduğu bölüme bayıldılar. O sıcakta, kostümlerin içinde 15 dakikadan fazla kalamıyorlar sanırım ve 15 dakikada bir nöbet değişimi oluyor. Bu karakterlerin her gidişinde ve her gelişinde, Arda deli gibi bağırdı arkalarından.
Sıcak onları da bunalttı. Bir köşede karşımıza çıkan bu ıslak oyun alanında biraz olsun serinleyebilmek için oldukça uzun bir süre oyalandık.
Çocuklar sırtlarında minik çantalarıyla gıklarını çıkarmadan bizimle uzun uzun gezdiler HongKong’u. Son derece salaş, bizden başka turistin olmadığı yerlerde yemekler yediler. Taksilerde, toplu taşıma araçlarında zorluk olur diye puset almamıştık yanımıza, seslerini çıkarmadan yürüdüler minik adımlarıyla. İşte korkunç, minik HongKong fatihleri;