>Hemen hemen her hafta sonu dalis icin Saroz’a gidiyorduk. Tekne de vardi o zamanlar, cok egleniyorduk ama cok da yoruluyorduk. Yine bir dalis gunu sonrasi, aycicegi tarlalarinin ortasinda, tastan yapilmis, 7 odali motelin bahcesinde oturmus, sahipleriyle sohbet ediyorduk. Istanbul’dan uzaktaki hayatlarindan ne kadar mutlu olduklarini, oraya donmeyi akillarindan bile gecirmediklerini anlatiyorlardi bize. Biz de sonbahar sonunda evlenecegimizi soyledik, “eh artik, bizim dugunumuze gelirsiniz herhalde” dedik sitemkar bir sekilde. “Neden Istanbul’da evleniyorsunuz, burada evlendirelim sizi, hem de o kadar uzun sure beklemezsiniz, kaymakam bizim arkadasimiz zaten” diye bir karsilik alinca hem sasirdik, hem de aklimiza yatti. Sapsari aycicegi ve misir tarlalarinin ortasindaki bu harika mekandan daha guzel bir yer olamazdi bizim dugunumuz icin.
Islemlere baslayinca, dugun tarihi ilk planladigimizdan cok daha one gelmis oldu. Hemen gelinlik dikimine basladik. Arkadasimin annesi dikiyordu gelinligi ve bana iltimas gecerek kisa surede bitirecekti. Davetiyeler basildi acilen. Saroz’un Ibrice koyunde kuafor var miydi sacimi yaptiracak? Yoktu tabii ki.. Tekirdag’a giderim diye dusundum. Arkadaslarimin tavsiyesiyle buldugum kuaforun, benim cocuklugumda sacimi kesen Hasan Abi cikmasi karsisinda ne dusunecegimi bilememistim ama nazimi cekecek, kafami sac spreyiyle kaskati yapip ciceklerle doldurmayacak birini bulmus olmak, beni cok rahatlatmisti.
Hemen gidip tul parcalari, beyaz ortuler ve yapma cicekler buldum aldim. Ne de olsa mekanin suslenmesi de bize kalmisti. Sevgili Ebru, midye kabuklarinin icini mumlarla doldurdu, minik bardaklari renk renk boyayip mum yapti onlara da. Heryeri mumlarla isil isil aydinlatacaktik. Bu kadar telasin icinde nikah sekerlerini unutmustuk. Bu kez de is arkadaslarim imdadima yetisti. Minik keseler diktiler, ustlerine deniz kabulari ilistirdiler, iclerine de yine deniz kabugu seklinde cikolatalar doldurdular. Hersey tamam gibiydi.
Dugunden bir gece once ailelerle motele yerlestik. O gece harika, bol muzikli, bol kahkahali bir yemek yedik ailerle. Ertesi gun maraton basladi bizim icin. Ikimiz de cok heyecanliydik. Ben kuafore gittigimde, anneler suslemeleri yapti. Tek sorunum gelin cicegiydi.. Bir turlu acik cicekci bulamiyorduk. En son umit olarak Kesan’a gittik, neyse ki bir cicekci bulduk. Iki adet lilyum aldik, kurdelerle susledik. Gelin cicegi de tamamdi.
Motele donduk, bizi bekleyen arkadaslarimizin hazirladigi birer duble viskiyi diktik kafamiza ki biraz heyecanimiz yatissin. Sonra odamiza cekildik, hazirlandik birlikte, makyajimi yaptim, sacimin fazla kabarikliklarini indirmeye calistim, Tunc’un kravatini baglamasina yardim ettim, o da benim gelinligi giymeme. Dugunden once birbirimizi gormememiz gerektigine inanmadik hic, her hazirligi birlikte sirtsirta vererek birlikte yaptik. 7 senenin her aninda oldugu gibi birbirimizden guc aldik. Gunes batmadan davetliler gelmeye baslamisti. Gelenleri karsilamak ve isiktan faydalanip resim cektirmek icin disari ciktik. Ailelerimizin en yasli fertlerinin bile usenmeden, o kadar yolu goze alarak gelmeleri bizi sasirtti ve cok mutlu etti.
Hava kararmaya basladikca dugunden cok parti havasina girmeye basladi herkes. Sezi ve Berk’in minik konserini nefeslerimizi tutup dinledik. Sonra muzik yavas yavas degisti. O kadar eglendik ki, en son eteklerimi kucaklayip sahnede deli gibi dansettigimi hatirliyorum. Annemin Saniye halasiyla, Tunc’un buyuk dayisiyla, taa Izmir’den, Istanbul’dan kalkip gelmis akrabalarimizla ve arkadaslarimizla dansettik. Az yedik, cok ictik, cok eglendik. Mutluluktan, alkolden ve dansetmekten ayaklarimiz yere basmadi o gece.
Ertesi sabah, herkeste tatli bir yorgunluk vardi. Hep birlikte kahvalti ettik ve annelerin mutluluk goz yaslari icinde Misir’daki balayimiza gitmek uzere yola ciktik.
Sanki dunmus gibi hatirliyorum her detayini. Gunduzu ve gecesi isil isildi,rengi de gunes sarisiydi dugunumuzun. Gunduz gunes isinlarinin turuncumsu parlak sarisi, tarlalardaki misirlarin, bugdaylarin ve ayciceklerinin dogal sarisi, gece mumlarin ve mesalelerin sari turuncu isiklari, bizlerin gozlerindeki mutluluk ve heyecan dolu kivilcimlar, ailelerin nemli gozlerinde parlayan gurur isiltilari…
>Isvec'e yerlesene kadar, uzun yillar, ben de deniz sever bir grup arkadasimla, hafta sonlari Kucuk Kemikli'de kamp yapardik, anlattigin ortami tahmin etmem hic zor olmadi, mutlulugunuz saglikli cocuklarinizla hep daim olsun, sevgili Selen…