Raja Ampat, Papua’nin Endonezya kisminda, dunya uzerinde motorlu tasitlarla gidilebilecek en dogal ve bakir yerlerden biri. Zaten, Endonezya Papua’si hala ayak basilmamis yagmur ormanlari ile butun insanlik icin heyecan verici bir bolge. Zengin altin ve petrol madenleri yuzunden cikan politik gerginlikler ve bu bolge uzerinde oynanmaya calisilan oyunlardan hic bahsetmeyecegim. Bir sekilde hala korunuyor, ama dogal parklarin ve koruma alanlarinin yeterli olmadigi ve daha da arttirilmasi gerektigi konusunda WWF dahil, pek cok sivil orgut mucadele vermekte.
Gectigimiz gunlerde, bolgedeki Foja daglarina National Geopraphic ve Endonezya hukumeti basta olmak uzere, bir kac cevreci ve bilimsel orgutun daha destekledigi bir arastirma gezisi sona erdi. Bu gezi sonunda bilim adamlari simdiye dek hic bilinmeyen 20 yeni turun bilgisiyle donduler Foja daglarindan. Tur sayisi zamanla artabilirmis, cunku herhangi bir canlinin yeni bir tur oldugunun ispatlanmasi bazan yillar surebilirmis. Ancak ilk asamada bile 20 yeni tur bulduk diyebiliyor arastirmacilar. Iste boyle zengin ve karmasik bir dogal yapiya sahip Papua’nin Foja daglari.
Foja daglari Asya Pasifik bolgesinin, yol girmemis, ayak basilmamis en buyuk yagmur ormanlarina sahip. Bolgedeki insan nufusunun 300 civari oldugu tahmin ediliyor. Orman, 2005 yilinda yapilan ilk arastirma gezisine kadar modern insanin elinin degmedigi bir yermis. Bu gezinin planlamasina ise 1982 yilinda baslamis arastirmacilar. Yani gezinin gerceklesmesi 23 sene surmus! Politik engellerin disinda, zor doga sartlari, bolgeye ulasimin zorlugu da gezinin defalarca ertelenmesine sebep olmus. Ancak ilk gezi kirktan fazla yeni hayvan, bitki ve bocek turunun kesfiyle sonuclaninca sponsorlar ve arastirmacilar uzun suren cabalarinin heyecan verici sonuclarini almislar.
Foja daglarinin hikayesi 1890’larin ortalarinda, doldurulmus tropik kuslarla dolu bir geminin Avrupa’ya gelmesiyle basliyor. Bu tropik kuslar, Avrupa’li zenginlerin sapkalarini ve evlerini suslemek amaciyla getiriliyor. Akilli bir Hollandali tuccar, bu ilginc kuslari gorunce hemen bazilarini kenara ayirip, Avrupa’li doga bilimcilere gosteriyor. Bir tropik kus, Ingiltere’ye, Lord Walter Rothschild’e, bir adet siyah beyaz cennet kusu da Almanya’ya, zamanin unlu kusbilimcisi Otto Kleinschmidt’e gonderiliyor. Her iki bilimadami da, kuslari yeni turler olarak ilan ediyorlar.
Daha sonra, bu iki nadir turun anavatanini kesfe cikmak pek cok bilimadaminin ve ornitolojistin hayali oluyor. Bolgede bu kuslardan baska pek cok yeni turle karsilasabileceklerini dusunuyorlar. Ancak yagmur ormani kesiflere bir turlu izin vermiyor. Kendini ve icindeki canlilari oyle bir koruyor ki, kimse adimini atamiyor ormanin derinliklerine. 1979’da, bir grup arastirmaci helikopterden gozlem yaparak kuslardan birinin esrarini cozuyor. Bu kesif, bati basininda cok ilgi goruyor. Ve boylece gerceklesmesi 23 yil suren, diger kesif gezisinin hazirliklari basliyor.
Bu haberle ilgili beni uzen tek konu, gezi sonuclarinin tartisilmasi icin duzenlenen konferansin Japon’yada yapilacak olmasi. Denizleri katleden, kana bulayan Japonya, cevre ile herhangi bir aktiviteye ev sahipligi yapmayi hakketmiyor bence. Yunus ve balina katili Japonya diye kendimi sokaklara atasim, Japon konsoloslugunun camlarina yumurta atasim var. Neyse, sinirimizi bozmayalim, olumlu sonuclara odaklanalim. Japonlar da bir gun o oldurdukleri hayvanlarin meydana getirdikleri bir zincirin parcasi olduklarini, katlettikleri her yunusla, aslinda kendilerinden birseyleri oldurduklerini anlayacaklar diye umalim.
Pek cok turun yokolmayla karsi karsiya oldugu bir donemde, gezegenimizde hala nefes alan, kendini koruyan, hic bilinmeyen turlere ev sahipligi yapan boyle bir ormanin olmasi beni cok heyecanlandiriyor. Bu ormanin yakinlarina dalisa gidiyor olmak ise kalbimi hizla attiriyor…
>Popua Yeni Gine siniri, hayal otesi harika bir yere gidyorsunuz bende cok heyecanlandim, belgesel izlemekten daha keyifli gule gule git, bir suru fotograf cek bizde sukredelim:))
>git, dönerken de parmaklarını çapraz yap. daha çok uzun yıllar insanlar mahvedemesinler orayı.olur da japon konsolosluğuna yumurta atmaya karar verirsen benim için de fırlat bir camına 😦
>kimbilir su altında nasıl canlılar var, belki de hiç keşfedilmemiş görülmemiş. vay be!! ben de çok heyecanlandım :))
>Papua Yeni Gine'de tur sirketi olan deli bir adam taniyorum,bana orada yasayan yerlilerin fotograflarini gostermisti,teknolojiyi tanimayan ve reddeden (insanlar)kabileler ve ancak belgesellerde gorebilecegimiz goruntulerdi.bunlari yakindan gorebilecek olman buyuk sans.iyi tatiller..
>Selen, ne kadar keyifli bir yazı olmuş:)) Çok hoşuma gitti, Bora'yı çağırıp ona da okudum. Sonra nette bu bahsedilen türlerin fotoğraflarına baktık:D)) ha bi de blogundaki gezi ve yerel yaşamı tanıtan yazıları birlikte okumaya karar verdik!! her gün bir post okuyacağız birlikte… sana iyi yolculuklar şimdiden. merakla bekliyoruz bu keyifli turun öykü ve fotoğraflarını:)
>Ben bile heyecanlandim, iyi yolculuklar, iyi dalislar. Fotograflarinizi ben de dortgozle bekliyor olacagim.
>Beste, aslinda bizim gidecegimiz yer sag ust kosedeki kus kafasi peninsulasi ama yine de cok yakin ve cok heyecan verici 🙂 kediebru, umarim hic gormedigim birseyler gorurum. Bu sular cok ilginc, orka bile goruluyormus bazi aylarda. Aslinda denizlerdeki canlilar hakkinda cok az bilgi sahibiyiz. Ben goremem buyuk ihtimalle ama eminim derinlerde hic kesfedilmemis canlilar vardir. Ebru, evet Dani'ler di mi? Hani elbise niyetine pipi kukuletasiyla dolasan abiler. Onlari gorebilir miyim emin degilim. OIP, Bora'nin ilgisini cekmesine nasil sevindim anlatamam. Yani sizlerin okumasi da cok anlamli benim icin ama yazdiklarimin taptazecik bir beyin icin birseyler ifade ediyor olmasi beni cok mutlu etti. Acalya, cok tesekkurler. Umarim guzel fotograflar cikar.
>Nalan, evet umarim hic bozulmaz, hep korunur. Gezegenin akcigeri diye nitelendirilebilecek iki bolge kaldi zaten bir Brezilya'nin (Amazon), bir de Endonezya'nin yagmur ve mangrove ormanlari. Japon konsolosluguna gitmedim, simdi basimi yerel polisle derde sokup, Papua'ya gidemeden sinir disi edilmeyeyim 🙂
>çoğu zaman gözlerimi kapayıp dünyanın en egzotik el değmemiş yerlerini deliler gibi dolaştığını düşünen ben için harika fotoğraflar çekeceksin eminim 🙂 ve japonya durumuda çok gıcık bir çelişki..ben artık vahşetlerinin fotoğraflarına bakamıyorum ruhum kaldırmıyor demekki insan denen mahlukatta bazen hayvandan aşağı olabiliyormuş 😦
>Çok heyecan verici bir tur olacak..Sevgili Selene,senin yerine beni heyecan sardı adeta..Sanki yarın gidiyormuşum gibi..Bol bol fotoğraf çekip bizlerle paylaşmanı çok isterim..Ayrıca blogunu keşfetmenin de keyfini yaşıyorum bir taraftan..Çok teşekkürler mailin için..Yağ konusuna gelince,O gün yemekler yapıp yedik..Hiç rahatsız edici bir tadı yoktu..Ne olursa olsun,bizler alışmışız mis gibi memleketimin tereyağlarına,asla onun yerine başka yağı koyamayız..Çok teşekkürler,sevgiler..
>Hosgeldiniz. Gercekten cok heyecanli bir geziydi. Kendime bir geleyim, anlatacak cok hikayem var. Yag konusunda, sizin tariflerinizde tereyagindan vazgecmediginizi biliyorum. Ben yagmur ormanlari konusunda biraz fazla hassasim sanirim, birebir yokedilisini kendi gozlerimle gordugum icin olsa gerek. Gerci web sitelerine girdim ve dogayi korumadan falan bahsettiklerini gordum ama yine de Malezya'nin talan edilmis yagmur ormanlarinin goruntusu beynime oyle bir kazinmis ki, pek tatmin etmedi. Ben cevre konusunda umitsiz degilim, kisa bir sure sonra gezegenimizin yasanmaz bir yer olacagini dusunmuyorum. Eger onu koruma bilincini yeteri kadar hizli ve guclu oturtabilirsek gidisati degistirebilecegimizi dusunuyorum. Sevgiler.