>Bugun Cuma, kus gibiyim, “ben her bahar asik olurum, ruzgar olur, yagmur olurum” diye mirildaniyor beynim sabahtan beri. Kim bilir neye asik oldu gonul gene, opucuk kondururken yanagimi gidiklayan uzun kirpiklere mi, sabah burnumu gomdugum mis kokulu saclara mi, kahvalti masasinda bana sevgiyle gulumseyen gozlere mi? Yarin sabah yine yol var bize, mayolar, paletler, maskeler toplanacak bu aksam. Sulawesi’ye gidiyoruz, yasli Manado dagina karsi batan gunun sessizligini icimize cekmeye, minik baliklarimla denizin altini seyretmeye, Lembeh’in siyah kumlarinda hazineler aramaya, bavulda goturulen raki kadehlerini “iyi ki evlenmisiz be, serefe!” diyerek tokusturup kendimize nice seneler dilemeye, kendi kendimize kucuk bir el opme, seker ve para verme toreni yapmaya…
Herkese simdiden mutlu ve huzurlu bayramlar dilerim. Bayram sekeri niyetine de bir sepet dolusu bol rahiyali meyve sizlere.
Yavuzdoğan Ailesinin Endonezya Macerası 
>aa mangustan yok benim en sevdigim, neyse narda bana egzotik meyve gibi geliyor burda yok ya onu aldim:) Yazin benim bile icimi hafifletti iyi tatiller, iyi bayramlar, minik burunlara minik opucukler
>İyi bayramlar Selen abla. Lychee istiyorum istiyorum istiyorum 😦 Ordaki lychee mi değilmi? Değilse bile istiyorum
>harika bir tatil dilerim… balıklara, denizkızlarına, yunuslara da benden selam edersin 🙂 bu sene uğramayadım kendileri artık kusura bakmasınlar….sana da iyi bayramlar
>ben bu meyveleri kabul etmemezlik yaparmıyım hiç 🙂 Bu arada istemsiz şekilde 1 haftadır aklımdasın hayırdır diyeceğim ama mutlu oldugunu diyorsun 🙂
>Selam…Alpi'nin sitesinde tesadüfen linkinizi gördüm.Şu prenses sendromuyla ilgili yazınız hakkında.ne güzel yazmışsınız.Bayıldım vallahi.Sizi ve yazılarınızı tanımak çok güzeldi gerçekten.Fotolar harika zaten.Sık sık görüşmek dileğiyle.
>yazin benim de icimi hafifletti.
>Beste, ben de narı alıyorum. Ah bir de yeşil erikle kiraz olsa :)Ashey, lychee yok sepette ama senin için hemen alır koyarız. NzN, çok teşekkürler. Tatil çok güzeldi, balıklarla denizkızları da sana selam söyledi. Gökçe'cim, herşey yolunda çok şükür, bir yaramazlık yok. Sevgiler sana. İkiz Annesi sdilek, hoşgeldiniz, ben de tanıştığıma çok memnun oldum. Kızlarınız çok şeker. Görüşmek üzere :)Yelish, ne mutlu bana. İçin hep hafif, huzur dolu olsun. Sevgiler.
>Yorumunuz için teşekkür ederim Selen. Cevabı buraya yazmak istedim.Nane reçelini Gül Reçeli gibi düşünerek yaptım. Yalnız nane, gül gibi hemen yumuşamadığı için biraz fazla su koyup, daha fazla kaynattım. Şekerini isteğe göre azaltabilirsiniz. Ben çok şekerli tercih etmiyorum. Ayarlaması kolay, reçelin renginin bozulma ihtimali olmadığı için. Bir de limon suyuna ek olarak biraz da limon tuzu koymuştum.Her ne kadar yorum yazamasam da Endonezya maceralarınızı zevkle okuyorum.Sevgiler
>Çok teşekkür ederim Münevver Hanım, çok incesiniz. Mutlaka deneyeceğim. Sevgiler
>Selen Hanım Selen Hanım,Her gün blogunuzu kontrol edip eli boş dönmekten yorulmaya başladım artık.Eminim bi sürü kişi de benim yaptığımı yapıyodur.Halbuki ne ümitlenmiştim tatil sonrası için :((Birkaç satır da olsa biz sadık takipçileriniz için çiziktiriverseniz,bir iki fotograf da ekleyiverseniz de teselli bulsak birazcık esas yazılar yetişene kadar…Sitemli ve sabırsız sevgilerrrrr…
>Selen'ciğim günaydın. Ben 30 cm çapında yuvarlak borcam kullanmıştım diye anımsıyorum, gidip ölçtüm şimdi. Zaten tepsiye döktüğünde kabaracağı miktarı kestirebilirsin gözz kararı. Bu tarifimi Deniz de yapmıştı, o şerbetini fazla tutmuş biraz, sen de şerbeti fazla olsun istersen arttırabilirsin belki:http://kalpkurabiye.blogspot.com/2010/08/revani-narince-bir-yardm-ile.html