Herşey yine birbirine girdi, dünya karmakarışık. Oysa 11 Mart gecesi Kuzey Sulawesi’deki deniz kenarındaki otelde birlikte kaldığımız bir avuç kişinin aklındaki tek şey doğanın gücü karşısındaki küçüklüğümüz ve çaresizliğimizdi. O akşam Libya, Mısır yine gündemdeydi ama konuşulmasının tek sebebi vakit geçirmek, dikkatimizi dalgalardan bir süreliğine olsun uzaklaştırmaktı.
Ertesi gün uçağa bineceğimiz için, öğleden sonra dalışa gidememiştik. Biz de yakındaki köylerden birini görmeye gitmiştik. Arabadan dışarı adım atar atmaz çocukar sarmıştı etrafımızı. Çocukların olduğu heryerden enerji ve hayat fışkırır ya, öyle olmuştu yine. Onların inanılmaz enerjisi ve misafirperver yakınlığı, derme çatma evlerin hayat dolu, parlak renkleri ve önlerini süsleyen rengarenk çiçekler, gözümüzün önündeki bütün fakirliğe rağmen, cennetin bir köşesinde bir yerlerde olduğumuzu hissettirmişti bize.
Tam toparlanıp limanı gezmeye doğru yola çıkacakken, otelde kalmış olan Tunç telefon etti. Japonya’da deprem olduğunu, Kuzey Sulawesi için tsunami alarmı verildiğini ve hemen otele geri dönmemiz gerektiğini söyleyip tam olarak boyutunu anlayamadığımız bir felaketin çok yakınımızda olduğu haberini verdi. Dedim ya, anlamadık tam olarak ne olduğunu. Otele döndüğümüzde hemen internet başına geçti herkes. İşte ancak o zaman anlayabildik nasıl bir felaketin meydana gelmiş olduğunu. Herkes kendince hesaplara girişti, tsumani saatte 800km hız ile ilerlerse saat kaçta bize gelir, yok saatte 900km hızla ilerlerse saat kaçta gelir diye. Eski, yeni bütün fizik, matematik, jeoloji ve coğrafya bilgileri ortaya saçıldı cömertçe. Boğazın arka tarafında kaldığımız için etkisinin az olacağı gibi hurafelerle kendimiz rahatlatmaya çalıştık ancak son sürat boğazdan içeri kaçan tekneler buna pek izin vermedi.
O gece tsunami Kuzey Sulawesi’ye gelmedi. Bizler ise acil durum kaçış planları ve internette haberleri ve tsunami alarmlarını takip arasında uyumaya çalıştık. Gece bir ara dalgaların sesleri değiştiğinde ikimiz birden yataktan fırlayacak kadar uyanıktık. Sabah olduğunda tsunami alarmı Kuzey Sulawesi için kalkmıştı. Ancak deniz yaklaşık 20-30 dakikalık süreler içinde 1-1,5m yükselip alçalıyordu sürekli. Tsunami çok küçük bir şeklide gelmişti. Biz dönüş uçağına binmek üzere çektik gittik. Ailelerinden haber alamayan iki Japon kızla gözlerimiz dolu bir şekilde vedalaştık. Japonya’da acıların artacağının, felaketin gerçek kayıplarının sonradan ortaya çıkacağı gerçeğinin ağırlığı taş gibi yüreğimize çökmüştü ama tehlikeden uzaklaşıyor olmanın bencilce hafifliği galip gelmeye başlamıştı bile.
Herkes sıcak, güvenli kalesinde, evinde şimdi. Japonların kibarlıkları, metanetleri, bizde olsa bilmemneler olurdu lakırdıları, İbrahim Tatlıses, Mısır, tsunami, radyoaktif bulut, nükleer santral, tüpgaz lafları sinek vızıltısı gibi gürültü yapıyor kafamın içinde arka planda.Bütün bu vızıltının üstünde yankılanan tek şey ise ‘seçimlerini dikkatli yap’ uyarısı. Ne demek istediğimi Evren çok güzel anlatmış, buyrun okuyun ve üstünüze düşeni yapın siz de.