“begen” tusu olmayan yazi

Bir suredir kafayi kendimizi, hayatimizi, butun potansiyelimizi kullanmamizi engelleyen bilincalti fikirlere taktim. Ilk deneyimlerimizden cocuk aklimizla cikardigimiz basit denklemlerin, yetiskin hayatimizi nasil etkiledigini ayristirmaya calisiyorum. Kendimde ve cevremde en belirgin olarak one cikanlar onaylanma, kendini onemli hissetme, deger gorme tutkusundan yada baska bir ifadeyle kisinin  degersiz, yetersiz olduguna dair bos inanclardan kaynaklananlar. Bu sorun bence cok yaygin. Facebook’a birseyler koyup sonra 2 dakikada bir kim begenmis, kim yorum yapmis diye kontrol etmek baska nasil aciklanir? Ya blog yazarlari? Neden yaziyoruz biz? Salt yazmak adina mi yoksa kendimizi birilerine begendirip, onaylatmak icin mi?  Gelen yorumlarin istatistigini madde bagimlilari gibi tutup, gurur meselesi yaptigimiz oluyor mu arada? Az ilgi gorunce, “birakicam lan bu isi” diye somurtup ilgi aradigimiz? Ustunde calismali bunlarin, yetiskin olarak onayini almamiz gereken tek mercinin kendi vicdanimiz ve aklimiz oldugunu, bunun getirdigi sorumlulugu kabullenmeyi ogrenmeli artik.

Bugunluk bu kadar, yorum birakmamak serbesttir. Optum.

16 thoughts on ““begen” tusu olmayan yazi

  1. Benim için “beğen” tuşunun anlamı:
    “Seninle ilgileniyorum.Yazdıklarını okumak,fikirlerini görmek bana iyi geliyor,Nerede olursan ol,seni hep kendime yakın hissediyorum. Belirttiğin konuda ben de senin yanındayım” mesajını ilan etmesi…
    “Dostluk,insanlık,düşünce kardeşliği” …
    Bu duygularla “beğen”iyorum hep kendime yakın gördüklerimi…En çok da seni “beğen”iyorum canım kızım benimmm…

  2. bravo Safak teyze’cim begen tusunu bende oyle kullaniyorum gordum, yanindayim demek icin daha çok:) Selen’in radikal gunleri:) huuu komsu paylasmak diye birsey var hayatta yahu. Paylasmanin dayanilmaz hafifligi!!

  3. gene ben! bu yeni dunya degisiminde bloglar ve facebook’un çok onemi var kanimca artik ust merciler, unluler vesairinen empoze edilen hayatlari yerine siradan insanlarin soz hakki, kendi kosesi kendini serbestce ifade edebildigi ortamlar bunlar. yalnizlikda anahtar olabilir sadece Avrupa usulu fiziksel yalnizlik degil kastettigim kendin gibi dusunenleri bulamama yalnizligi! cozumu bloglarda 🙂 bloglar olmasa seni, evren’i, safak teyzeyi ve sevdigim bir suru insani nasil tanirdim ben! hadi Noel baba dedin sesimi cikarmadin:) bak bloglara dokundurtmam ona gore!!!

  4. Bloglara ben de dokundurtmam 🙂 Selen bence baska bir seyden bahsediyor burada. Saat farkini tam hesaplayamadim, belki de uyuyor simdi. Sabah kalkinca kendisi anlatsin… 😀

  5. 🙂 Bloglarla hiç bir derdim yok, bana bambaşka dünyaların kapılarını açtı bloglar, dünya güzeli insanları tanıdım. Asla vazgeçmem, iyi ki bloglar var. ‘Beğen’ tuşunu ben de aynı amaçla kullanıyorum. Benim bahsettiğim tuşu kullananlar değil zaten, ‘beğenilme’ ihtiyacı ile aldığı hitleri sayanlar, yaptığı yorumların, güncellemelerin aldığı ‘beğen’leri sayanlar. Sosyal ortamda yada bloglardaki diyaloglarımız da değil bahsettiğim, bilgi paylaşımları değil, uzaktaki sevdikleriyle hayatlarını paylaşanlar değil. Ben de gitttiğim yerleri, yaptıklarımı, yediğimi içtiğimi paylaşıyorum, çünkü biliyorum ki uzaktaki sevdiklerimiz merak ediyor, yaşamımızın parçası olmak onları mutlu ediyor. Bu ayrı.. Benim bahsettiğim Facebook uyarıları telefonuna gelenler, gününün her saatini online paylaşanlar, sosyal ortamlarda varlık gösterebilmek için mesai harcayanlar. Böyle insanlar tanıyorum ben, yaşadığı her olayı Facebook’a nasıl ilginç bir şekilde post edeceği ile meşgul olan insanlar var. Bunun kimseye faydası yok ve zaman kaybından başka birşey değil. Eğer ticari bir amaç gütmüyorsan yani birşeyin reklamını yapmıyorsan, sağlıklı bir ruh hali değil. Söylemek istediğim buydu. Ben bir yazı yazdıysam ve senin ne düşündüğünü merak ediyorsam, sana derim ki ‘Beste’cim, şu yazı hakkında ne düşünüyorsun? Senin görüşünü merak ediyorum. okuyup bana yazar mısın lütfen’. Ama sen gelip okumadın, yorum bırakmadın diye sana içten içe bozluyorsam bu sağlıksızdır. Az yorum yapılıyor diye blog yazmaktan vazgeçmeyi düşünüyorsam yanlış birşeyler oluyor demektir içimde. Eleştirdiğim paylaşmak değil, beğenilme dürtüsü.

  6. Beni de irrite eden bagimlilik hali. Yoksa bloglari ben de seviyorum. Cok guzel insanlarla tanistim. Yazmadiklari zaman ozluyorum. Ama FB, twitter gibi her bilginin, her paylasimin hizlica tuketildigi yerler konusunda ikircikliyim. Dedigin gibi bunun icin mesai harcayan cok insan var. Bir kadinla tanismistim, 20 dakika twitter’a bakmayinca kendisini kotu hissettigini soyluyordu. Benimle konusurken de muhtemelen kafasindan twitter mesajlari geciyordu. Cok hasir nesir olunca, farketmeden etkilenebiliyor insan. Cunku begenilme/onaylanma durtusu (durtu mu, yoksa sonradan toplumsal olarak mi olusuyor bilemiyorum ama) var bir sekilde icimizde. Bir ara ben de yasadigim olaylara facebook’ta nasil paylasirim olarak bakmaya basladigimi farkettim ve o anda accountumu sildim, daha dogrusu dondurdum, silmene izin vermiyorlar. Cok da rahatladi kafam, hafifledim. Ama bence bloglar farkli. En azindan bazi farkli bloglar var. Ve inaniyorum ki, bu insanlar yorum almasa da yazacaklar. Iclerinden geldigi icin yaziyorlar. Fakat ne zaman ki “kusura bakmayin, yazamadim, edemedim” psikolojisine giriyorlar, iste o zaman kotu. Bu isi gorev gibi yapmaya baslamak hos degil. Ama bu insanlari da suclamiyorum, boyle bir durtu var insanin icerisinde. Hayatin baska alanlari ters gidince boyle seyler kendini iyi hissettiriyor, kisa sure icin bile olsa. Fakat temel problemleri cozmedikce yalnizca bir yere kadar…

  7. :)) anladim aslinda biraz provoke edeyim dedim:)) ben koyde yasiyorum ve buradaki arkadaslarimin cogunun facebook’u yok yada aktif degiller! Fransizlar takintili bu konuda ozel hayat paylamiyorlar! cocuk fotograflari yayinlanmaz burada gazetelerde yada yuzunu kapatirlar! Bilmem ya herkesin aradigi birsey var sonucta nette eskisinden daha yumusak bakiyorum sanirim herkese yer var burada ayni hayat gibi! Ama facebook icin yasamaya basladiginda ortaya çok huzunlu ve marazi bir tablo cikiyor haklisin. Evren (amerikali olan) gitti mesela face’den, bir ara bloglardan da galiba,sesi kaldi hos kubbede baki:) ben memnunum bloglara donmesinden belki face’e de gelir, herseyin bir dengesi var onu bulunca çok da fena degil durum aslinda ki buda icdengelerle ilgili. Birde kusura bakmayin yazamadim bana batmiyor sonucta bir iletisimimiz var okuyanlarla en sevdigim kisimlarindan biri bu benim, merak edenler var, onlara bir aciklama sadece. Birde herseyden onemlisi vakit lazim degil mi? Bugun baska hicbiryere bakamadim ben, eve gelir gelmze Selen ne demis diye geldim:) hadi size haberi vereyim sirketimi kurdummmmmmmm.

    • Heeey, işte güzel haber! Çok sevindim 🙂 Cesaret veriyor senin gibi insanları görmek. Darısı başımıza! Şirket değil belki ama yapmak istediğimiz, tutkuyla bağlı olduğumuz şeyler için adım atmak… İç denge konusunda da cok haklısın! Ne desem boş. “Kusura bakmayın yazamadım”dan sonra gelen şeyler önemli sanırım. Olay göreve dönüşüyorsa problem. Yoksa, ben de merak ediyorum ne oldu, neden yazmadı, şirketini kurabildi mi,… diye:)

    • aa, en guzel haber bu iste!! Bosver facebook’u falan, bunu kutlayalim 🙂
      portakal likorum daha olmadi ama bitki cayimi senin serefine kaldiriyorum Beste. Yolun acik, basarilarin daim olsun. Bu is seni coooook ama cok mutlu etsin. Kocaman opuyorum seni.

  8. Ben internette gecen fazla zamanin ailemizden, cocuklardan, gercek hayattan calindigini dusunuyorum! Internette asiri sosyal olanlarin gercek yasamlarinda biraz yalniz olduklarini, yasam yeri olarak sanal dunyayi sectiklerini da dusunmuyor degilim..suclamiyorum! Her duygu insan olmanin geregi! Begenilmek de, onay gormek de, paylasmak da, arkandayim ayni fikirdeyim turunde like buttonlarina basmak da dogal bir gereksinim! Dayanisma, bilgi alisverisi, paylasimlar cok guzel…Ama en onemlisi bunun dozunu ayarlayabilmek…Insan sanal iliskilerine de, ailesine de, gercek yasam dostlarina da yeterli vakti ayarlayabiliyorsa sagliklidir, herseyin asirisi kisiye zarar verir!;)

  9. Kocaman bir BEGEN sana Selen 🙂

    Ben like diyorsam zaten begendigimden diyorum 🙂 Dogrusun, haklisin, tuttum bu lafi diyorum.
    Blog bende de uzaklari yakin etmek icin basladi. Simdi gunluk tutuyorum iste, bildigin gunluk. Ozel hayatta da Dilek ara ara ogretici, ara ara gulen, ara ara aglayan. O neyse blog da o oluyor. Daha farkli degil. Butun ozel hayatin bloga, facebook’a ya da baska sanal ortamlara tasinmasi hos degil. Cocuklarin ozellikle de. Ne kendimin, ne de ailemden birisinin fotografini yayinlamiyorum blogda. Facebook’ta da uzaklardakiler icin ayda yilda bir… Bocugun kendi sitesi var. Gene uzaklardakiler uyelikle(onayi biz veriyoruz ana baba olarak ve server kendi bilgisayarimiz, o yuzden ara ara kesilir yok olur, sonra gene gelir 🙂 ) okuyabiliyorlar. Esas amac da gunluk tutup yaptiklarini unutmamak. Yani bizde sanal gunluk aliskanligi var bacim 🙂 O da sinirlari belli sekilde.

    Telefonuna yapisik yasayanlara da Allah akil fikir versin. Bizde en az radyasyon yayanindan var, oyle teknolojik falan degil 🙂 Mumkun olsa hic kullanilmayacak, hatta evdeysek kapali 🙂

  10. Hepinize katiliyorum. Isin sirri denge sanirim. Her turlu bagimlilik gibi, bu da zararli. Ama iyi ki var sosyal paylasim platformlari, yoksa hepinizi nasil tanirdim? Blog arkadasliklarina !

  11. beste’ye not: sen kahveyi yapip gelene dek ben aldim haberleri buradan 🙂 haydi bakalim kim tutar seni 🙂 darisi basimiza evren’in dedigi gibi 🙂

  12. Bir suredir derinlemesine dusundugum bir konuya parmak basmissin, bende sirf boyle dusundugum icin facebook’dan sogudum. ama blog camiasindan soguyacagimi sanmiyorum :))

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s