Guzel yavrularim,
Cok yogun, cok ilginc gunler yasadiniz benimle birlikte. Ne yazik ki hersey sicakken yazamadim. Hayat dursun ve her saniye memleketi takip edeyim istedim, ama hayat durmadi, akmaya devam etti. Hayatin guzelligi de bu iste, hicbirsey onu durduramiyor. Cesur halkimizin yasadigi mucizevi donusum baslayali bir ay oldu. Iste o 1.Haziran gununu ve sizin o gun yasadiklarinizi buraya yazmak istiyorum ki, buyuyunce okuyun, koklerinizin geldigi topraklarin insanlari daha iyi taniyin, damarlarinizda dolasan asil kanin kudretini bilin.
Istanbul’da genc yasli herkesin sokaga dokulmesi icimi umutla doldurdu, ancak bu insanlarin kendi kanindan soyundan olanlarin elinden cektigi acilar yedi bitirdi beni. Onlarin gozune sikilan biber gazlari, benim gozlerimi yakti. Uc gun boyunca gozyasim dinmedi. Siz ilk gunler anlamadiniz ne oldugunu, gozyaslarimi sizden saklamayi basardim. Ama 1.Haziran Cumartesi gunu saklayamadim. Endiselendiniz, anlam veremediniz, Turkiye’de uzucu seyler oluyor dedigimde daha da merak ettiniz, sevdiklerimiz iyi mi diye sordunuz hemen.
Hukumet pek cok ozgurlugumuzu elimizden almisti dedim. Hukumet ne dediniz? Demokrasi, insan haklari, konusma ve dusunme ozgurlugu istiyoruz dedim, demokrasi ne diye sordunuz. Elimden geldigince anlatmaya calistim, gayet guzel anladiniz. Hersey bir avuc yesilligi korumak icin basladi dedim, sizin guzel kirpikleriniz islandi. Sonra Lara “kadinlar basbakan olamaz mi?” diye sordu. “olur tabii, eskiden bir kadin basbakanimiz vardi” dedim. “ O zaman ben basbakan olabilirim.” dedi, “ben basbakan olsam agaclari kesmeyi, insanlari ve hayvanlari oldurmeyi ve canlarini yakmayi, hirsizligi yasaklardim ama insanlarin icki icmesine, opusmesine, dusundugunu yazmasina ve soylemesine izin verirdim, her yere agac dikerdim”. Benim bilgisayardan haberleri okuyup okuyup uzulmeme dayanamadiniz, gelip elimden “yeter artik” diyerek bilgisayari cekip aldiniz. Basbakanimizin adini ogrendiniz. Neden boyle davrandigini anlayamadi Lara, “neden” diye sorup durunca yanit Arda’dan geldi “sanirim beyni yok”.
O gun sabahtan Lara’nin cimnastik yarismasi vardi. Ogleden sonra diger arkadaslarinizla birlikte sizi bowlinge goturme sozu vermistik. Ama annelerin hepsinin akli, fikri, ruhu Taksim’deydi. Hepimiz haberleri takip etmekten, goz yasi dokmekten yorgun dusmustuk. Yapmak istedigimiz tek sey bir araya gelip Turkiye’deki direnise destek vermek, destek veremesek bile en azindan cenelerimiz yorulana dek bu konuyu konusmak, kelimelerin bittigi yerde birlikte yas tutmakti. Anlayisla karsiladiniz, toplanip pankart hazirlarken heyecan icindeydiniz. Fotograflar cekilirken pankartlari kollariniz agriyana dek dimdik tuttunuz. Ay yildizli t-shirtlerinizi gururla tasidiniz. Bazi gorusleri tartismak icin, ulkemiz icin neler yapabilecegimizi konusmak icin biraraya gelmenin ve sesinizi duyurmanin iyi birsey oldugunu ogrendiniz. Bunun demokrasinin ve insan haklarinin temeli oldugunu ogrendiniz. Butun bunlari yapmak icin sosyal medyanin ne guclu bir arac olabilecegini farkettiniz. Facebook ve Twitter’in anne ve babanizin vakit oldurmek icin gezindigi sayfalar olmaktan cikip, tek haber kaynagi haline geldigini gordunuz. Kendi protesto resimlerinize gururla baktiniz, Facebook’ta kac kisi begenmis ve paylasmis takip ettiniz. Sizin Taksim’in ne oldugu hakkinda hicbir fikriniz olmadigini, Arda donus yolundaki yogun trafigi “her yer taksi, her yer araba” seklinde slogan atip protesto edince farkettim.
O bir gune ne cok sey sigdirdiniz. Aksam yemekten sonra yorgunluk coktu hemen ustunuze. Ama Arda bir turlu uyuyamiyordu. Dayim iyi mi, o kafasi kanayan adam iyilesti mi diye sorup duruyordu. Herkes iyi desem de ikna olmadi, dayisini arayip sesini duyana kadar rahat etmedi. Dayisiyla konusup iyi olduguna ikna olduktan uyuyakaldi o da…
Buyudugunuzde 1.Haziran.2013’u okuyun. Iste o gun, sizler de bunlari yasamistiniz.
Simdi hala merak ediyorsunuz Turkiye’de neler oldugunu. Artik aglamadigim icin, durumun daha iyi oldugunu dusunuyorsunuz ama arada animsayip soruyorsunuz “Polis hala insanlara kotu davraniyor mu?”, “Erdogan artik Turkleri seviyor mu?” “hala insanlar yaralaniyor mu?”. Biraz durgun, uzgun gorurseniz hemen Turkiye’de olanlara mi uzuldugumu soruyorsunuz. Yasinizdan beklemedigim baglantilar kurup, cozumlemeler yapabiliyorsunuz. Pankart hazirlamayi sesinizi duyurmak icin guzel bir arac olarak benimsediniz. Okul tatilinin ilk gununu Arda, “I love school so much” diyerek protesto etti. Babaniz eve geldiginde ise hosgeldin pankartlariyla karsiladiniz kendisini.
Turkiye’de inanilmaz seyler oluyor su anda. Fikrimi soranlara kendimi ifade etmekte zorlaniyorum, sadece “cok guzel seyler oluyor” diyebiliyorum. Bambaska bir bilinc duzeyinin, yepyeni bir dunya duzeninin dogumuna sahitlik ediyoruz. Sizlere ilerde olaylari daha net ve acik anlatabilmek icin kendimce bir arsiv olusturuyorum Pinterest’te. Taksim’deki minicik bir parkta baslayan uyanis, butun dunyaya yayiliyor. Artik sizin daha guzel gunler goreceginize, daha adil ve daha guzel bir dunyada yasayacaginiza ve sizlerin yeni yeni filizlenen bu duzeni cok daha ileri tasiyacaginiza inaniyorum.
Ailenin en kart çapulcusu,annen,ananenizden not:
…Yazdıklarını,tarihe düşürdüğün notları kah gülümseyerek,kah ağlayarak-ki bu gözyaşları umutsuzluğun umuda,özlemin beklentiye döndüğü anlarda ve satırlarda aktı en fazla – okudum…okudum… tekrar tekrar…Sana,fikirlerine hep inandım,hep inanacağım bitanem.Çünkü senin inanıp sarıldığın herşey gerçek oldu bugüne kadar…Bu yüzden gelecek güzel günlerin müjdesini yazan ellerinden öpüyorum…Annen olmam,seni doğurmuş olmam bu gerçeği değiştirmez.