Kiyamet Gunlukleri – Karantina Buhranlari

Bazi gunler iyi, bazi gunler daha zor geciyor. Bazi gunler enerjik kalkiyorum, egzersiz, arkadaslarla konusmak, evi toplamak, yemek yapmak keyif veriyor. Bazi gunleri uyuyarak gecirmek istiyorum, yataktan cikasim olmuyor. Elime kagit kalem alsam, icimden canavarlar, hayaletler, yuvasindan firlamis gozler, girtlagima yapismaya hazirlanan eller cikiyor. Her gun evde birisi depresif oluyor. Kimin sirasi ne zaman gelecek belli olmuyor…

Screen Shot 2020-04-26 at 11.27.30 amEvi bosaltmaya ve bavullari hazirlamaya calisiyorum. Tasinma oncesi iki tane seyahatimiz salak corona yuzunden iptal olunca, bu seyahatlerde goturmeyi planladigim 150kg elimizde kaldi. Bunlari en ucuz goturme yontemini bulmak her gun cozmeye calistigim bir bulmaca seklinde ilerliyor. Hava kargo sirketlerinin fiyatlarinin gunluk borsa gibi degismesi de ustune tuz biber ekiyor. 18.Mayis’a biletimiz var ve her sabah ilk yaptigim sey Flight Radar’dan ucaklara bakmak. Ne yazik ki haftalardir Istanbul’a sadece bir iki kargo ucagi disinda pek ucak inmiyor.

Gidecek miyiz, gidemeyecek miyiz? Evi dimdizlak bosaltip burada daha uzun kalmak zorunda olursak ne olacak? Evin anahtarlarini ne zaman teslim edecegim, arabayi ne zaman satacagim? Evden cikma oncesi temizligi ne zamana ayarlayayim? Anahtarlari nasil tesim edecegim? Ucustan onceki 1-2 gun otelde mi kalsak? Ama ya ucak o gun kalkmazsa? Butun bunlari dusunmek, zamanlamasini ayarlamaya calismak beni deli ediyor.

Baska bir stres konusu da goturemeyecegim esyalari ihtiyac sahiplerine ulastirmak. Turkiye’de ve Endonezya’da istemedigim esyalardan kurtulmak ne kadar kolaymis meger. Ihtiyaci olan birine ulasmak icin cok fazla caba harcamaya gerek yoktu, ya o kisilere yada kurumlara gonderiyordum, yada birileri gelip aliyorlardi. Avusturalya’da kurtulmak istedigim esyalar cope degil de ihtiyaci olan birilerine gitsin diye inanilmaz bir caba harciyorum ve bu da beni cok yoruyor. Ya satmam, yada kullanacak birilerini bulmam lazim ki, bu gercekten de kolay degil. Birinci dunya ulkesi problemi deyip gecebilirim ve cope atip kurtulabilirim, ancak her biri alinteriyle satin alinmis, kullanilir durumda esyalarin cope gitmesine yuregim el vermiyor.

Tabii bir konu daha var ki, onu kimse dusunmek bile istemiyor. Su anda Turkiye’ye yurtidisindan gelen herkes universite yurtlarinda 15 gun karantinada kaliyor. Karantina sonunda Covid19 testi yapiliyor ve test sonucu negatif cikarsa evlerine gonderiliyor. Biz gittigimizde nerede karantinada kalacagiz? Hepimiz ayni odada mi kalacagiz? Falan filan, bir suru soru kafamizda ama kimse endisesini fazla dile getirmiyor.

Ozetle baydi beni bu corona. Bitse de hayatimiza donsek, arkadaslarimizla kucaklassak. Zaten isin en aci kismi da buradaki arkadaslarima veda edemeden, kucaklasamadan gidiyor olmak. Yoksa gercekten de Turkiye’ye donmeyi, evim diyebilecegim bir yere rahatca yerlesmeyi, sokaga cikamasam bile evimin tadini cikarmayi dort gozle bekliyorum. Tasinmamizin boyle sacma bir doneme denk gelmesi talihsizlik oldu. Tek tesellisi torunlara anlatacak cok hikaye cikiyor olmasi.

Kiyamet gunlukleri – Karantina

Ailece Haziran sonunda Turkiye’ye tasinmayi planliyorduk ve buradaki mobilyalari Mayis sonu gibi satip, verip, bavullarimizi alip gideriz diye dusunuyorduk. Haziran’a kadar burada kalmamizin tek sebebi, cocuklarin arkadaslariyla biraz daha vakit gecirmesi, birkac ay daha okullarina gitmeleriydi. Okullar kapanmadigi icin, biz de durumun aciliyetini anlayamadik. Cocuklari okuldan ve arkadaslarindan mahrum etmeyelim dedik, biraz genis ve yavas davrandik.

Baska ulkeler karantina uygulamasina baslayinca biz de ucak biletlerine bakmaya basladik, ve gunden gune ucuslarin iptaline sahit olduk. 2-3 gun icinde hic ucus kalmadi. Avusturalya sinirlarini vatandas ve kalici vize sahipleri disinda herkese kapatti. Ve biz burada mahsur kaldik… Iki haftadir burada da sokaga cikmak alisveris ve egzersiz disinda yasak. Insanlara 1,5m’den yakina yaklasmak yasak. Ayni aileden degilsen birlikte disarida olman yasak, aranizda 2m olsa bile. Market raflarinda tuvalet kagidi hala yok.

Basta  biraz sabrederiz, gecer gibi hissediyorduk. Cocuklar gunduz online okul yapiyorlardi, gunler bir nevi daha duzenliydi. Simdi okul tatilde, oglan gunun cogunu arkadaslariyla online oyun oynayarak geciriyor. Kiz da surekli telefon basinda. Havanin guzel oldugu gunler yuruyus, basket maci, alisveris gibi bahaneler bulup mutlaka evden cikmaya calisiyoruz. Zaten Avusturalya’da cok az hasta ve olum var, o yuzden aslinda hayat tam olarak hic durmadi ama herkesi eve tikmaya calisiyorlar medyadan pompalanan haberlerle. Sadece sosyal mesafe uyarilari var her yerde.

Polis ve ranger dedigimiz otopark cezasi kesen korucular surekli gorevde. Kurallara uymayanlarin gozunun yasina bakmiyor ve ceza kesiyorlar. Kurallar cok kati degil, biraz da esnek gibi ama gene de cok yuksek ceza yiyenlerin haberlerini aliyoruz. Mesela ayni aileden degilsen, en fazla iki kisi bir arada olabiliyor. Yani yolda arkadaslarinla karsilassan durup konusamiyorsun. Konusursan aranda 1,5m mesafe olmasi lazim, ama polis varsa pis pis bakip kalabaligi dagitiyor. Toplu alanlardaki spor aletleri kapali ama basket sahalari acik. Gene de fazla kalabalik olursa hemen basinda bir polis arabasi beliriyor. Parklarda piknik falan yapmak yok, sadece egzersiz yapmak serbest. Normalde tek tuk kosan olurdu, simdi normalden daha kalabalik yesil alanlar. Yoga matini, agirliklarini alan kendini parka atiyor. Aralarda hep 1,5 metre mesafe…

Marketlerde icerisi cok kalabalik olmasin diye kapida control var. Giris sirasinda onundekine yaklasma diye yerler isaretli. Girerken kolonya ve lokum tutuyor kapidaki gorevli.. yok ya, saka, el dezenfekatni veriyor herkese. Alisveris sepetlerini silmek icin bir de dezenfektan mendil veriyor. Avusturalya vatandaslarinin telefonlarina bir takip aplikasyonu yuklemeleri icin cagri gonderip duruyor hukumet. Bu aplikasyon herkesin nerede oldugunu aktif olarak takip edecek. Goya Coronali birilerinin yanindan gectin mi, gecmedin mi ona bakacak, riskli bir ortamda bulunduysan seni bulup izole edecek, falan… 1984’un gercek olmasi bugunlere kismetmis.. Bir anda butun dunya polis devleti oluverdi…

Kiyamet gunlukleri – Salgin

Coronavirus’u ilk ne zaman duydum hatirlamiyorum ama Istanbul’dan donerken haberimiz olmustu. Oturdugumuz koltugu, kemeri, ekrani dezenfekte edip, oturttum herkesi yerine. Zorla maske taktirdim ve tuvaletten her gelislerinde ellerini tekrar dezenfekte ettirdim. Hasta olmadik bu seyahat sonrasi. Bir hafta sonra da otele yani Papua’ya gitmem gerekiyordu, bu sefer biraz daha rahat davrandim havalimani ve ucaklarda. Gene hasta olmadik.

Zaten Papua’da dunya umurumuzda olmuyor. Dalislar, toplantilar, isler gucler derken iki hafta gecti ve 9.Subat’ta Sydney’e geri geldik. Uluslararasi ucaklarin boslugu, havalimanlarinin sakinligi dikkatimizi cekmisti. Yine cok dikkat etmeden seyahat ettik, donuste gene hastalanmadik. Isler de pek etkilenmemisti cunku sadece Cin’den gelenlere karsi bir seyahat kisitlamasi vardi. Bizim de zaten Cin’den pek musterimiz olmadigi icin isler normal duzeninde devam ediyordu. Bir gun alisverise ciktigimizda tuvalet kagidi reyonunun bos oldugunu farkettik, sasirdik ve dalga gectik durumla. Insanlarin neden tuvalet kagidi stoklamaya basladigini anlayamadik. Panik halinin ilk gostergesiymis meger, marketlerde tuvalet kagidi kavgalarinin cikacagindan, insanlarin butun kuru gida ve temizlik malzemesi stopklarina cekirge gibi saldiracagini hayal bile edemiyorduk o zaman.  Trump “Cin virusu” diyor, bizler de yememeleri gereken vahsi hayvanlari yedikleri icin sadece Cin’de oldugunu dusunuyorduk. Ancak havalimanlarinda hep Asyalilarda gormeye alisik oldugumuz maskeleri batili insanlarin uzerinde gormek ilginc geliyordu.Screen Shot 2020-03-24 at 1.55.12 pm

Dunya oyle bagliydi ki birbirine,  gunde binlerce ucak, milyonlarca insan bir yerden bir yere hareket ediyordu. Virusun cabucak dunyaya yayilmasi beni hic sasirtmadi ama gittigi yerde insandan insana bu kadar hizla yayilacagini ongoremedim. Virus bizim islerimizi oyle kotu etkiledi ki, olenlere uzulecek, virusten korkacak vakit bulamadik. Simdi butun dunyaca eve kapandik. Bundan sonra ne olacak, bu salgin nasil bitecek, hic bilmiyorum. Keske Turkiye’ye gidebilseydik de orada kendi evimizde mahsur kalsaydik ama ne yazik ki su anda gitmek pek mumkun gorunmuyor.

Kiyamet Gunlukleri – Seller

Fuarlar bitip Istanbul’a gelince biraz nefes aldik. Aile, arkadaslar sevip sarmaladi, yedik ictik. Bu sirada Avusturalya’yi takip etmeye calisiyorduk haliyle. Havalarin sogumasiyla yagmurlar baslamisti. Ancak bu sefer yagmurlar kontrolden cikmis, heryeri sel basmis, koca koca agaclar devrilip yollari kapatmisti. Biz altinci katta oturdugumuz icin selden endiselenmedik, ama goruntuler icimizi sizlatti.  

Screen Shot 2020-03-16 at 7.03.23 pmYanginlar siddetli iklim degisikligini tetiklemisti. Ulke daha yanginlarin ekonomik ve sosyal bedelini odemeden yeni bir dogal afetle basacikmaya calisiyordu. Aylardir suren kuraklik yuzunden yagmurlar olumlu gibi gorunse de, o kadar siddetliydi ki, tarlalardaki urunlere zarar veriyordu. Yanginlardan kellesen toprakta, hizla akan suyu durduracak bitki kalmayinca, sellerin siddeti iyice artmisti. Bu deli sular erozyon disinda bir de, yanginlarin toksik kalintilarini verimli topraklara tasiyordu hizla. Doga intikamini cok kotu aliyordu insanliktan.

Asiri uclarda dolasan hava durumunun verdigi mesaj cok acikti aslinda; doga uzerine bindirdigimiz yukle basa cikamiyordu. Kuresel isinmayi hizla durdurmamiz gerekiyordu. Tek basina okul onunde grev yaparak dunyanin gundemine gelen Greta ise Trump dahil, pek cok dunya lideri tarafindan direk hedef aliniyor ve toplum onunde asagilaniyordu.

28.Ocak’ta ucaga binerken Cin’de cikan bir salgindan haberimiz vardi. Ucaga bolca dezenfektan ve yuz maskesiyle bindik. Avusturalya’ya geldigimizde hayat normal gorunuyordu. Biz de onumuzdeki gunlerin getirecegi felaketleri bilmeden normal yasantimiza geri donduk.

Kiyamet Gunlukleri – Yanginlar

Butun felaketler ustuste geliyor. 2019’un sonundan beri bir turlu rahat nefes alamadik. Felaketler zinciri once yanginlarla basladi. Uc senedir Sydney’de yasiyoruz. Bush fire denilen yanginlar dogal olarak her yaz cikiyor, ancak hemen sonduruluyordu. O yuzden ilk yangin haberleri gelmeye basladiginda pek ciddiye almadik, nasilsa gene sondurulur, doganin dongusudur deyip gectik. Dunyanin gittikce artan isisiyla basa cikamadiginin sinyallerini Eylul ayinda vermeye basladi doga ana. Ben Endonezya’daydim o sirada, cocuklarla konusurken dumanin cok kotu sehri bastigini, gorusun dustugunu ogrendim. Eylul sonunda Sydney’e dondugumude dumanlar gitmisti, durumun ciddiyetini anlamadik. Avusturalya hukumetinin komur politikasina karsi protestolar biraz daha sesini yukseltmeye basladi. Sehrin merkezinde iklim krizi yuruyusleri oldu ama hukumet iklim krizi diye birsey olmadigini, komur ile ilgili planlarina devam edeceklerini soyledi.

Ekim ayinda duman neredeyse her sabah sehri basmaya basladi.  Sabah yuruyus-kosu programimiza geri donmek istedik Tunc’la. Ancak hava kalitesi oyle kotu oluyordu ki, o duman parcaciklarini cigerlerimize cekmemek icin spor fikrinden vazgeciyorduk her sabah. Oglene dogru ruzgar cikiyor, dumani dagitiyor, biz de o zaman disari cikiyorduk. Bu ruzgarlari cigerlerimizi rahatlattigi icin seviyorduk ama ayni zamanda alevleri siddetlendirip yaydiginin farkinda degildik. Haberlerde yanginlarin kasitli cikarildigi soyleniyor, genelde cocuklar suclaniyordu.

Kasim’da Uluru’yu ziyarete gittik. Tunc’un bir suru fotograf hayali vardi; yildizlarla dolu col gecesini, masmavi gokyuzunun altinda kirmizi kayalari resimlemek istiyordu. Ancak duman kokusu ve duman bulutlari yuzunden hayalini gerceklestiremeden donduk. Haberlerde komur sanayini sonuna dek destekleyen hukumet yetkilileri, yanginlarin hep kasitli cikarildigini, iklim degisikligi falan olmadigini soyluyordu.

Bir Aralik sabahi erkenden kalkip, kendime gelmek icin balkona cikmaya yeltendim. Kipkirmizi gunes ve sari gokyuzu dikkatimi cekti ama tam uyanmamis olmaliyim ki bu uyarilari dikkate almadim ve kapiyi actim. Camlari acmamla birlikte, kesif dumanlarin genzimi yakmasi bir oldu. O gun cocuklari okula gondersem mi, gondermesem mi diye cok dusundum. Okulun Facebook sayfasina sordum, ne yapilir bu durumda, okul tatil olacak mi, siz cocuklarinizi gonderecek misiniz diye caresizce bilgi edinmeye calistim. Hukumet iklim degisikligini inkar etmek icin yanginlari da pek ciddiye almiyor goruntusu veriyor, duman ve yangin yuzunden okullari tatil etmiyordu. O yuzden okullar da caresiz tatil ilan edemiyor, ogrencileri siniftan cikarmayarak korumaya calisiyordu. Spor dersleri yapilmadi o hafta. O gun cocuklari okula gondermedim, okullar tatil olsun diye gun saymaya basladik. Artik yanginlar Sydney’e iyice yaklasmisti. 450 milyon civarinda hayvanin oldugu tahmin ediliyordu. Devlet inkar icinde gereken yardimi yapmadigi icin itfaiye birimleri bireysel olarak para toplamaya calisiyordu itfaiyecilere maske ve kiyafet alabilmek icin. Hukumet evleri yanan insanlari icin tahliye yardiminda bulunmuyor, kahraman gonulluler ve itfaiyecilerin sahsi cabalariyla insanlar kurtariliyordu.

Screen Shot 2020-03-13 at 12.16.58 pm

Aralik ortasi oldu, okullar yaz tatili icin kapandi, biz de hemen solugu Turkiye’de aldik. O zehirli dumanlari solumadigimiz icin cok mutlu olsam da, olen hayvanlar ve insanlarin, yokolan doganin uzuntusu karnimizda kocaman bir yumruk gibi duruyordu. Belediyelerin hepsi seferber olmus, evsiz kalan insanlari misafir edebilecek evler bulmaya calisiyor, giysi ve yiyecek yardimi topluyordu. Bir suru kocaman yurekli insan kapisini yanginda evsiz kalanlara acti. Gonulluler orgutlenip sahsi arabalariyla yanginlardan insanlari ve hayvanlari kurtarmak icin yola cikti. Bu sirada basbakan Noel tatili icin Hawai’ye dogru yola cikmisti.

Aralik ortasi dunya medyasi daha yeni yeni anlamaya baslamisti yanginlarin ciddiyetini. Birbiri ardina yardim kampanyalari organize ediliyor, iyi yurekli insanlar kime yardim edeceklerini bilemiyorlardi. Benim fikrimce gerekenden fazla para coktan toplanmisti, yapilmasi gereken dunyanin yukunu hafifletmekti.  Ama insanlar yasamlarini degistirmeden, rahat koltuklarindan kalkmadan, plastik atiklarini ve petrol yakit kullanimlarini azaltmayi dusunmeden, para vererek vicdanlarini rahatlatmak istiyorlardi. Yanginlar dunyanin upuzak bir kosesindeki kucuk bir kitada oldugu surece panik olmaya gerek yoktu ne de olsa. Kendilerinin de bu cok hassas, kocaman ekosistemin zavalli bir parcasi oldugunu dusunmek istemiyorlardi.