Hayatimi tek bir yerde gecirecek insan degilmisin, biraz gec ogrendim. Eskiden icimde kaynayan bazi konularin, sebepsiz huzursuzlanmalarin kendimi bir yere cakilmis hissettigimden kaynaklandigini sonradan farkettim. Ruhumun ozgur oldugunu bilmeye, kendine guvenilmesine ihtiyaci varmis meger. Oysa mekan degistirmenin birseylerden kacmak amacli oldugunda ne bos oldugunu dusunmusumdur hep. Kendinden nereye kacabilirsin ki? Ama kacmak degilmis meger basini alip gitmek, basindan sonuna butun surecmis asil ogretmen.
Bazi kararlari vermek ne kadar zorsa, bazilari da o kadar kolay cikiyor insanin bunyesinden. Kararin buyuklugu, aldigin riski onemi yok. En onemli unsur gonlunden geceni dinliyor yada dinlemiyor olman. Isin icine butun ruhunu, sevgini koyuyorsan oyle cabuk veriliyor ki kocaman kararlar. Ama zor olan karari verdikten sonra beklemek. Ulasmak istedigin o yere gidene kadar atilmasi gereken adimlari tek tek atmak. Zaman gecmek bilmiyor, bir an once gitmek istiyorsun ama gidemiyorsun.
Herseyin bir zamani vardir elbet deyip sabretmekten baska yapacak sey yok. Gonul ordayken, zihni burda tutmak zor ama ote taraftan da yeni birseylerin arefesinde yasanan heyecan oyle guzel ki, bol bol tadini cikarmak lazim. Bu bekleme sureci tarafsiz bolge gibi birsey. Bir sure sonra parcasi olmayacagin bir duzenin icinde bulununca olan biteni yukardan bir yerden izliyormussun gibi oluyor. Karmasanin ruzgari sana ulassa da suruklemiyor, sarsmiyor artik. Bazi iliskileri, duzenin isleyisini de daha net goruyorsun cunku tarafli bakman gerekmiyor yasananlara, olanlara. Herseyi oldugu gibi gorup, hissettiklerini ve dusunduklerini dolandirmadan dile getirebiliyorsun. Daha once anlamadigin insanlari, olaylari anlayabilir oluyorsun, cunku gozundeki gonullu perde kalkmis oluyor. Sadece bakiyorsun ve goruyorsun, duyuyorsun ve dinliyorsun, yargilamadan, tarafsiz.