>Bu dunyanin kurulu toplumsal duzeninde cok ama cok yanlis seyler var. Hepsini yazmaya benim omrum yetmez, o ayri da, beni duzenli olarak dellendiren kadinlarin toplumdaki rolleriyle ve gordukleri haksiz muameleyle ilgili kismi. Binlerce sene oncesinin duzenini hala inatla devam ettirmeye calismak, kadinin gorev tanimini ve yerini antik cagdaki haliyle birakmak ve bunun boyle olmasinda israr etmek, bu tanima uymayan herkesi garip karsilamak akil almaz geliyor bana. Insanlik nasil bazi gerceklere kafasini gomebiliyor anlayamiyorum. Bu sorun sadece kadinlari ilgilendirmiyor bence, erkeklerin de sorunu artik ve bazi seylerin degisme zamani coktan geldi de geciyor.
Tarihi karistirmayacagim ise, buraya nasil geldigimizi herkes biliyor. Ancak gunumuzun sartlari cok farkli. Evin temizligi, cocugun bakimi, evdekilerin yemek sorumlulugu „kadin isi“ olarak nitelendirilebilir, genlerimize islemistir bunlar ve bu isleri yapmayi seven kadinlar oldugu gibi, hic hoslanmayan ve hatta bu konularda yeteneksiz olan kadinlar da bulunmaktadir. Gunumuzde evdeki bu gorevler erkeklerle, aile fertleriyle ya da para karsiligi satin aldigimiz hizmetlerle karsilanabilmekte. Ne guzel, atlanan bir konu yok, herseyin caresine bakiliyor, herkes cozumunu bir sekilde buluyor. Bu gunumuzun gercegi, peki neden hala bu isleri evin kadininin asli gorevi olarak gormekten vazgecmiyoruz? Kadinin ilk tanimi hep ev kadini, evi idare eden, diger hersey bundan sonra geliyor. Yuvayi disi kus yapar atasozunu unutmanin zamani coktan gecti. Yuvayi disi kus ve erkek kus birlikte yapar, birlikte beslerler ve buyuturler yavrularini. Benim ailemde ve cevremde gordugum pek cok ailede bu boyle ama toplum bunu kabul etmek yerine, anlayisla karsiliyor, gulumseyerek hafifce kafasini salliyor bizlere, bizim gibilere.
Gunumuzde kadinlarin cogu calisiyor. Bunu maddi zorunluluklar yuzunden yapanlar da var, tamamen kisisel secimlerle yapanlar da. Calismayi seven, hayatinin bir parcasi yapmis kadinlar var. Sevdikleri isi yapmak icin pek cok riski goze alan ve azimle ugrasan didinenler, sevmedigi bir isi maddi yukumlulukler yuzunden yapmak zorunda olanlar, maddi bir kazanc pesinde olmadan ihtiyac halinde olanlar icin calisip duranlar, kariyer ve statu hirsiyla gozu kararanlar var. Erkekler arasinda nasil bunlarin hepsi varsa, kadinlar arasinda da var. Bunda yanlis hicbirsey yok, degil mi? Oyleyse neden calisan her kadinin icine vicdan azabi duser, neden kendini maddi yukumlulukler yuzunden calistigina ikna etmeye calisir kadin? Cunku butun kulturel, toplumsal butun direk ve endirek mesajlar kadinin erkege bagimli olmasi gerektigi, evinde oturup cocugunu buyutmesi gerekliligi uzerinedir. Neden butun okul toplantilarinda, aktivitelerinde annenin hazir ve nazir olarak bulunmasi dogal bir beklentidir? Calisan, cocugunu tek basinda buyutmek zorunda kalan anneler bu kadar yayginken, artik kadinlara bakisimizi degistirmek gerekmiyor mu? Ben kendimi feminist olarak nitelendirmiyorum bile, goz onundeki gercekler bunlar. Neden kabul etmek bu kadar zor? Erkeklerin egosu bu kadar mi guclu ve guc sahibi?
Ben bir kere bile cocuklarima para kazanmak icin, onlara oyuncak vs almak icin ise gittigimi soylemedim. Benim hayatimin gercegi bu, ben calisiyorum ve hep calisacagim dedim ciktim evden. Bir kere bile arkamdan aglamadilar, aksam gelecegimi bildiler. Icim ciz etmedi, yanlis birsey yaptigimi hic dusunmedim, onlar da herhangi negatif bir hisse hic kapilmadilar benim calismamla ilgili. Neden el kadar bebek bunu anlayabilirken dunyanin geri kalani kabullenemiyor? Neden butun duzen calisan erkeklere gore ayarlaniyor da, kadinlar hic dusunulmuyor? Neden kadinlarin her daim, ev ve cocukla ilgili herhangi birsey icin her zaman, her yerde hazir bulunabilecekleri varsayiliyor?
Bu sorun sadece calisan kadinlar icin degil, calismayanlar icin de gecerli. Calismamayi, evinin ve cocugunun butun sorumlulugunu ustlenmeyi secmis yada buna mecbur kalmis kadinlarin isi calisanlardan daha da zor bence. Bu kadinlar sabah 8, aksam 6 mesai yapmiyor diye zaman planlamalarina, kisisel duzenlerine saygi gosterilmiyor. Ne zaman gerekirse, herhangi bir sey icin musait olabilecekleri beklentisi var. Bu kadinin duzenli bir rutini vardir, bulunmasi gereken yerler vardir dusunulmez. Benim sorunum calisan kadin, calismayan kadin falan degil zaten, sorunum hala bu dunyanin ataerkil bir duzene sahip olmasi. „Kadin haklari“ diye bir kavram oldugu surece, kadinlar esit muameler gormuyor demektir. „Insan haklari“ vardir, herkes icin gecerlidir, herkesi kapsar. Kadinlar icin ayri bir hak hukuktan bahsedilmesini bile asagilayici buluyorum. Neyse, ben yazmayi birakiyorum, yazdikca sinirleniyorum cunku…
Sadece bilmek istiyorum, ne zaman degisecek bu dunyanin duzeni?
>Kesinlikle bu değişimin gerekliliğine katılıyorum – hatta ailecek katılıyoruz. Bir tek, dünyanın değişmesi için ilk önce kadınlar değişmeli diye ekleyeceğim… sonuçta mevcut düzende; gelecek kuşağın erkeklerini de kadınlar yetiştiriyor.
>Selencim,Çok dolmuşsun anlaşılan. Bir hışım yazdıkça yazmışsın, yazdıklarını okurken sanki "reading mind" yapmış dedim kendi kendime. Ne diyim, go ahead!Bütün problem "kadın=erkeğe muhtaç & bağımlı dişi varlık" anlayışını beyinlere empoze eden kültürlerde…Sen, ben ve bizim gibi daha nice kadının toplumda yaratmış olduğu profil değiştikçe zamanla bu anlayışlar, empozisyonlar da değişecektir diye umut ediyorum. Çünkü bizim çocuklarımızın modelleyeceği "kadın" bizler gibi kadın olacak, çalışan & üreten & sorgulayan & ilkeleri olan & bağımlı değil bağlı ve ÖZGÜR kadın! Geçmiş Ctesilerden birinde Mavişehir'de Üstün Dökmen'in bir konferansına katıldım. Özetle ne dedi biliyor musun? Çocuklarınızın NASIL olmasını istiyorsanız önce siz ÖYLE olun, Ona MODEL olun…Ben inanıyorum ve senin gibi birini tanıdığım için daha da umut doluyorum.SevgilerEbru
>Canım Kızım,Sana bu yorumları yazdıran neden nedir bilmiyorum,doğrusu bilmek de istemiyorum ama bana sorarsan çözümlerini zaten bulmuşsun ve bilerek mi yoksa içsel sesinin dürtüsüyle mi bilemiyorum satır aralarına bir güzel serpiştirmişsin.Kendini dünyanın yörüngesinde dönmek yerine eksenine oturttuğunda zaten herşey huzura da kavuşuyor, başarıya da.Tecrübeyle sabittir.Evrensel gerçeğimizi öfkesiz evrimleştirmeye devam o zaman.Verdiğin öğütleri kendin de uygula lütfen.Seni seviyorum canım benim.Annen
>Sevgili Selen, bütün dünya kapitalizmin vahşi tırnakları arasında kıvranır, Avrupa'nın büyük devletleri bile sosyal devlet ilkelerinden geri adımlar atarken, kadınların işi daha da zorlaşacak gibi görünüyor.
>"Kadın işi" deyimi, kadınlara karşı yapılmış olan en büyük sahtekarlıklardan biridir. Erkeklerin sağda solda yapmak istemedikleri ve kendileri namına yapmak isteyecek başka bir erkek bulamadıkları her işe verdikleri ismin bu olduğuna inanıyorum :-)Sevgiler, Cigdem
>Yazdığın her şeye katılıyorum. Ama bu düzeni devam ettiren erkek bilincini de yetiştirenler yine anneler/kadınlar değil mi? Beni asıl şaşırtan, oğulları sözkonusu olunca kadın düşmanı kesilen kayınvalideler. Çok şükür benimki onlardan değildir ama etrafımızda sayısız örnek var. Hadi o kadar sert olmayalım, iyi niyetli ve çok koruyucu erkek anneleri, oğullarının bir dediğini iki etmiyorlar mı etmiyorlar. Her istedikleri evlatken önüne gelen erkekler de kendi yaşamlarını kurunca bunu karısından/sevgilisinden beklemiyor mu bekliyor. Ev işlerinin kadının doğal görevi olarak kabul edilmesine ben de çok sinirleniyorum. Ama bir yandan da bu hizmeti parayla satın aldığımızda gene eve gelen yardımcılar kadın! Ev işi her şekilde kadının üstünde yani. Paramız varsa işi paraya ihtiyacı olan bir hemcinsimize devrediyoruz. Kurulu düzenin değişmesi çok çok zor. Bir şeylerin değişmesi için önce evrensel bilinçaltının değişmesi gerekli. O da nasıl olacak? Elif.
>Kadinlarin sucu oncelikle ogullari pasa kizlari prenses gibi yetistirmekle basliyor hersey daha sonra belli bir bilince ulassa da erkek elinden gelmiyor uzamanlasmis kadinlar tarafindan begenilmiyor yaptiklari onlarinda isine geliyor!1968 sonrasi esen ozgurluk ruzgariyla Fransa'da erkekler yemek pisiriyor cocuklariyla fiilen ilgileniyor hatta bazi ciftlerde durum tersine donmus gibi. Bizler ogullarimiza kendi kendine yetmeyi, yemek pisirebilmeyi, gerekirse pempe gomlek giymeyi, saygiyi, ozgurlugu ve sevgiyi ogretebilirsek birseyler degismeye baslayacak demektir. Yoksa dunya duzeni oldugu gibi somuruye dayali devam eder…
>besteye katılıyorum evde eşit olmadıkça toplumdada eşit olunmuyor malesef 😦 geçen gün bende bir sinirle aynı şeyi anneme dedim ya bu erkekler bizle aynı günahı aynı sevabı işleyince farklı yazılmıyor ne hakkettiysek onu alıyoruz peki dünyada niye böyle değil ? annemden kapak gecikmedi : çünkü biz öyle yapıyoruz,süreci başlatanda yine kadın haklarının çıkmasına sebep olan anneler yani kadınlar..ne yaman çelişkidir :S
>Banu, haklisin, onun icin de egitim sart. Kizlarimizi egitmek en onemli gorevimiz. Ebru'cum, cok dolmustum gercekten. Bu dunyada pek cok seyi basarmak kadinlar icin daha zor. Ama haklisin, umidimizi yitirmemeliyiz. Elimizde islenmeyi bekleyen cevherlerimiz var, bizler degistiremesek de, onlar, onlarin cocuklari degistirecek bazi seyleri. Anne, cok onemli degil, klasik vize problemlerimiz duzenli olarak dellendiriyor iste… Bosver.. NarincE, bugun daha umitliyim ben. Kadinlarimiz daha bilincli dune nazaran, yarin daha da bilincli olacaklar. Cok yavas da olsa, birseyler degisecek. Cigdem, bu blogu takip listesine alan ilk kisi! Resmi olarak benim ilk okuyucum 🙂 Ilk yorumun beni cok mutlu etti ve sana katiliyorum. Sevgiler. Elif, cok haklisin. Evrensel bilincalti da yavas yavas degisecek, inaniyorum. Birimizin bile dusuncelerini, anlayisini, bilincini, yasayisini degistirmesi cok onemli. Beste, yurekten katiliyorum. Dedigim gibi, bizim cocuklarimiz birseyleri degistirecekler, buna inaniyorum. Gokce'cim, cok dogru. Annelere de ogretmenlere de cok buyuk is dusuyor. Ama sanirim Ebru'nun dedigi gibi, cocuklarimizin nasil olmalarini istiyorsak o insani once kendimizde yaratmak en onemlisi.
>Bu konuyu daha temel verilerle BÖYLEyorumlamıştım.
>Zihni Bey, yaziyi paylastiginiz icin tesekkurler, cok dusundurucu gercekten. Bazi tespitlerinize yurekten katiliyorum, ozellikle olayin insanlik onuru meselesi olduguna ve ustumuze olmayan elbiseleri giymeye calisip durmak yerine, oncelikle kendimize yeni bir deri yaratmamiz gerektigine. Bir suredir aklimdan cikmayan bir gercek var ki o da kadinlarin insanlik icin cok ama cok onemli bir guce sahip olduklari. Dunyaya bir insan getirip getirmeme kararini verebilme gucu. Bu gucun oneminin kacimiz farkindayiz emin degilim.