Dunyanin bir ucunda kalmis, kelimenin tam anlamiyla “ucuncu dunya ulkesi” sinifina giren bir yerde yasayinca insanin ufku genisliyor, hayata bakisi degisiyor, gormeyen gozleri aciliyor birer birer. Cok yabanci yasiyor burada, cok ilginc sahsiyetler ve ilginc isler yapan insanlarla karsilasiyoruz. Isverenlerde degisik profiller gozlemliyorum. Bunlarin en ilgincleri NGO’lar (Non Governmental Organisations), genelde ticari amac gutmeyen, herhangi bir hukumetin kontrolunde olmayan sirketler. Egitim, saglik, cevre, surdurebilir tarim gibi degisik konularda calisiyorlar. Bazilarinin ne is yaptigi pek net degilken, Kizilhac gibi kuruluslarin amaci ve hizmetleri herkes tarafindan takip edilebiliyor. Bir de devletlerin yuruttukleri yardim programlari var. Ornegin Avusturalya hukumetinin Endonezya’daki medreselerin egitim kalitesini yukseltmek gibi bir projesi varmis, bunun uzerinde calisan insanlar var. Yada bilmemkim yagmur ormanlari korunsun diye bilmem kac milyon dolar bagis yapiyor, sonra da bu parayla ne yapiyor bunlar diye takip ediyor.
Mesela Avusturalya hukumetinin gorevlisi olarak buraya gonderilmis, afet yonetimi yapan bir adam var. Afet konusunda doganin fazlaca comert davrandigi bu topraklarda, olay mahaline gidip kurtarma calismalarini yoneten bir adam bu. Evini, colugunu cocugunu birakip nerede yanardag patlamis, nereyi tsunami vurmus kosturan bir insan. Sonra yagmur ormanlari arasinda yasayan koylulere, dogaya zarar vermeden tarim yapmayi ogretmeye calisan bir insan var. Onlarla gecirdigi vakit icinde ogrettikleri tarimciliktan cok daha oteye gecen bir insan, cocuklara kitap okuyan, onlari bilgisayarla tanistiran, kucuk koylerinin ardindaki kocaman dunyadan kesitler sunan biri. Koy koy, sehir sehir devlet okullarini gezen, bu okullari iyilestirmek icin kafa yoran insanlar var. Ne bu memleket kendi memleketleri, ne cocuklar kendi cocuklari.
Bu ornekleri gordukten sonra para makinesi bir sirket icin calismak ne bos geliyor. Bu insanlarin aksam eve gittiginde hissettigi tatmin ile, benim ofisten cikip arkama bakmadan aileme kosmam arasinda hic bir alaka yok. Belki bizim cocuklarimiz boyle adini bilmedigimiz isler yaparlar buyuduklerinde. Birilerinin hayatini degistirirler, dunyayi daha yasanilasi bir yer haline getirmek icin ugrasirlar, yorulurlar ama cok mutlu olurlar belki… Kim bilir… ?
Gidisat öyle diyenler var Selen’cigim. Umalim ki öyle olsun…
Senin yazin bu soruma cevap gibi olmus zaten 🙂 Baska bir dunya duzeni geliyor galiba.
Eger bu isleri misyonerlik gibi, adi belli olmayan faaliyetler gibi seyler icin yapmiyorlarsa super Selen! Biliyorsun Permakultur’e taktim ben 🙂 Onlarda da felaket bolgelerinde bu isleri yapanlar var ve onun badge’i aliniyor.
Bir de hep Turkiye’ye 3.Dunya ulkesi diyorlar ya, gercek bu boyutta olanlara ne diyorlar gercekten merak ediyorum ben :(((
Misyonerlik yapanlar kesin vardir, bazi durumlarda da siniri cizmek cok zor oluyor acikcasi. Ama gercekten de birilerinin iyiligi icin calisan insanlar var kesinlikle.
Böyle bir işimin olmasını çok isterdim.Hatta hala şansım vardır belki.Hayal kurmak serbest 🙂